Örnekleme neden önemli?

0 2,668

Görüntüdeki motto çok güzel değil mi?
Ancak bu sefer mottosundan ziyade matematiğine dikkat çekmek istiyorum.

Matematiksel işlemlerde bir parantezin ne kadar güçlü olduğunu, neleri değiştirebileceğini gösteriyor.
Matematikte, işlemleri yani atomik fonksiyonları birbilerinden ayırmak için parantez kulllanıyoruz. Tekrar eden işlemleri ifade etmek için de üs kullanıyoruz. Bir paranteze alma kadar küçük bir değişikliğin sonucu üç kat artırdığını görüyoruz.

Özellikle yazılım ile ilgilenenler acaba bu resimde ne görüyorlar?

Ben,

  • Nesneye Yönelim, gördüm.
  • Tekrarlı yapıları gördüm.
  • Tekrarlı yapıların güzel tasarım altında ne kadar işlevsel olabileceğini gördüm. Ya siz?

2 ve 4 rakamları önce atomik olarak ele alınmış birer nesne olarak hayal ettim.
Bu nesnelerin tekrar tekrar kullanıldığını hayal ettim.
Tekrar kullanımın, güzel tasarım altında ne kadar güçlü olduğunu farkettim.

Ya benim hayal gücüm çok geniş. Ya da metematik ve programlamayı özümsemeye en yakın noktadayım.

Peki gerçekten kaçımız, kaç yazılımcı bu kadar basit matematiği böyle hayal ederdi.
Edenler, etmeyenler hiçbirimiz hatalı ya da eksik değiliz.

Ülkemizde, genel hatları ile sınava dönük bir eğitim sistemi var. Bu sistemde eğitim alanlar, yani bizler ilk olarak lise sınavlarında koşturuluyoruz. Sonra üniverside sınavlarında. Ama hep bir koşturma var. Sadece bitiş çizgisini görmeyi amaçlayan bir koşuşturmacanın içinden geçip geldik hepimiz.

Ellerimizde test kitapları belki binlerce matematik, fizik sorusu çözdük, amaçsızca. Çözdüğü soruları hayal meyal da olsa hatırlayan var mıdır acaba? Onlarca test kitabından, çözmek zorunda olduğu soruların bir tanesinin anlamını kavrayan oldu mu acaba?

Tüm eğitimcilerin ya da kendisini sorumlu hisseden herkesin dilinde, gönlünde ezberden şikayet var. Ezber yapılarak bir yere gidemeyeceğimizi yıllardır söylerler, bizlerde dinleriz. Peki genç dimağları veli efendide yarıştırırcasına, test sorusu çözdürüp koşturmak kimin fikriydi? İlk taşı atanımız, günahsız olanımız değil sanki. Çok test sorusu çözmek, praktik olarak hızlı çözme yeteneği kazandırıyor belki. Ya özünü anladık mı, anlıyor muyuz?

Yine bazılarımız, insanların kendilerinden anlattıkları konu hakkında, net örnek istemelerinden rahatsız oluyorlar. Neymiş, Türk çocuğu hazırı sever. Örneği vereceksin ezberleyecek, yapacak diyorlar. Abi sen konunun anlamını vermedin ki, vermediğin için karşındaki örnek ile anlatılan konuyu bir yerlere koymaya çalışıyor.

Net olarak söylemeliyim ki, Hiçbir sayılsal konu, hiçbir mühendislik bilimi genele yaygın olduğu gibi sadece powerpoint sunum üzerinden ya da uzun paragraflar ile anlatılmaz. Örnekleme yapmıyorsan, yapamıyorsan problem var demektir.

İnsanoğlu beyni, kazanç güdümlü ödül mekanizması ile çalışır. Kendisine anlatılanı dinler, dimağında bir yerlere koymaya çalışır ve sorar. Bu bana nerede, ne için lazım olacak. Bu bana nerede, ne için lazım olacak sorusuna cevap verebilen kişi olayı anlamıştır ya da anlamaya en yakın olandır. Kazancı gördü, anlamak için zorlayacak demektir.

Ben kitaplarımda, eğitimlerimde çok örnek yapıyorum. Mümkün olduğunca çok ve anlaşılabilir olmasına özen göstererek. Örnekleri karşılaştırmalı yapıyorum. Karşılaştırarak anlatım sorgulamayı meydana getirir. Sorgulama, mukayese isteğinden doğar. Bu da örnekleme yani hayal edebilme gücünden gelir. Soruyu, gerçek hayattaki bir problemle ilişkilendirebilen kişi anlamaya ve anlamanın getirdiği kazanca en yakın demektir.

Bu kazanç bilgidir. Bilgi kimine başarı, kimine göre para getirir.

Java da modern veya popüler bir frameworkü ele aldığımı düşünelim. Konuyu irdelerken, aşama aşama java içerisinde o frameworkü neden geliştirdiler? Nasıl elde ediyorlar temasını işlemeye çalışıyorum. Ya da “java da bir konunun güncel hayattaki yeri nedir, nasıl kullanılır?” sorusu etrafında dönüyorum.

Bu sorulara ait cevapları örneklerken, matematiğin paranteze alma gücünü hep kullanıyorum. Her bir konuyu başka başlık altında örnekleyip bir öncekinde bu olmuştu ya da bir sonrakinde bu olacak mantığını kurgulamaya çalışıyorum. Böylece karşımdaki dimağ, anlattıklarımı sorgulamaya başlıyor. Hmmm, demek amaç böyleydi.

Mottomuzun resminde üs alma durumu alt alta resmedildiğinden, hepimiz sonucu dimağımızda hemen mukayese ettik değil mi? Hmm, parantezin gücü adına dedik.

Mukayese denilen kavram bugün ki modern bilimin temelidir.

Örneğin 1 kg = 1 litre su. Yani suyu bildiğimiz suyu, belli bir miktar suyu diğer materyaller ile mukayese ediyoruz.

Sadece mukayese..

Alper

Email adresiniz yayınlanmayacaktır.