Yazılım Projelerinde Ortaklık Sorunsalı

0 4,577

Hilal-i Ahmer’e çalışmıyoruz. Hepimizin çalışırken para kazanma beklentisi vardır. Hiçbir emek karşılıksız olmadığı gibi hiçbir maddi risk de karşılığında beklenti olmadan alınmaz. Bu anlamda yazılımcının emeği yazdığı kod, analistin emeği yaptığı analiz, testçinin emeği test ettiği sistemin kalitesidir. Dolayısıyla bunlarının hepsinin bir bedeli vardır. Tüm bu emeklerin bir değeri yokmuş gibi bilişim projelerinde emeği ücretlendirme, büyük bir sorun olarak karşımıza çıkabilmektedir.

Önceki yazımızda proje maliyetinin ve satış ücretinin nasıl belirlendiğinden bahsetmiştik. Şimdi de yazılımcılar ile ortak olmak isteyenlere değinelim.

Fikri Yönetmek

Özellikle start-up popülaritesinin artmasıyla her fikri olan, neredeyse dünyayı kurtaracağını iddia ederek ortaya atılmaktadır. Arşimet gibi “Eureka” diye gezen bu arkadaşların öncelikle fikri nasıl yöneteceklerini ve değer sağlar hale getireceklerini öğrenmeleri gerekir. Değerli hocamız Uğur Özmen‘in “fikir ishali” tabiriyle çok güzel ifade ettiği bu durum, bir çok ölü proje doğmasına neden olabilmektedir.

Fikri olan arkadaşların en azından bir iş modeli kanvasında (Business Model Canvas) bu fikirlerini ifade etmeleri, yapacakları bir fizibilite çalışmasıyla çalışmak istedikleri sektör veya çözdükleri soruna dair piyasa verilerini ve gelecek öngörülerini toparlamaları, gelir modellerini sağlam temeller üzerine oturtmaları gerekir. Bu şekilde ortaklık, önerdikleri paydaşlar fikri ölçebilir. Ancak fikir ölçülebilir hale geldikten sonra finansal risk paylaşımı tartışılabilir olacaktır. Bugün büyük şirketler haline gelmiş bir çok girişim başlangıçta yazılımcılarına hisse vermişse de öncelikle yazılımcılarına iyi bir maaş sağlamış, hisse payını personel tutundurma çalışmalarının parçası olarak kullanmıştır. Yazılımcıların -proje başarısız olsa bile – verdikleri emek en azından ortaklık payları dikkate alınarak karşılamalıdır. Fikri olan ortaktan bu talep yapıldığında genellikle olumlu bir yanıt alınmaz. Çoğunluk zaten fikrine (saçma olsa) aşıktır. Girişimcilik ekosisteminde fikirler havada uçuşurken, bu fikirlerin %1’inden daha azının gerçekleştirilmek üzere değerlendirildiğini unutmamak gerekir.

Latince bir deyiş “Nihil novi sub sole” der, yani güneşin altında yeni bir şey yok. Fikir başkaları tarafından da düşünülebilir, asıl olan icraata geçmektir.

Fikrim Var, Sen Yaz, Ortak Olalım

Özellikle yazılımcı arkadaşların en az bir kez yaşadığı senaryo, birinin gelerek size “benim bir fikrim var, hadi bunu yaz, ortak olalım!” demesidir. Fikrin, 6 ayda hazırlayabileceğiniz bir proje olduğunu varsayalım. Size projeyi getirenin bu proje süresince emeğinizi karşılaması gerekir. Eğer emeğiniz karşılanmazsa belki sonunda hiçbir getirisi olmayacak bir ürün için tüm finansal riski siz yüklenmiş olursunuz. Proje fail olabilir, hiç satış yapılamayabilir, farklı birçok aksilik olabilir. Bu aksiliklerin hepsinde heba olan sizin emeğinizken ortağınız hiçbir şey kaybetmez.

Aynı zamanda bu ortak farklı farklı kişilere aynı veya farklı fikirlerle gidip alternatif projeler peşinde koşabilir. Siz deliler gibi uğraşırken hiç emek vermediği bir proje için kar beklentisi ile kenarda oturabilir. Burada adil olan sizin emeğiniz karşılığında oluşan bedelin en az yarısının bu kişi tarafından karşılanmasıdır. Bu bedel belirlenirken emeğinizin yanında ilgili proje için kullanacağınız araçların (sunucu, lisans vs) da bedellerinin belirlenmesi ve emeğinize eklenmesi gerekir.

Bu bedel aylık veya proje bitiminde tek seferde istenebileceği gibi, satış yapacak ortaktan belli bir sürede satış hedefi alınarak hiç tahsil edilmeyip; satış hedefi tutmazsa tahsilat şeklinde de olabilir. Her durumda satış sonrası bakımın ve ek geliştirme hizmetlerinin de sizin tarafınızdan verileceği unutulmamalıdır. Dolayısıyla yazılımcı bedelini belirlerken dikkatli olmalıdır. Siz düşünmedikten sonra kimse sizin emeğinizin karşılığını düşünmez.

Ben Satarım, Hadi Ortak Olalım

Bir diğer ihtimal de sizin bir fikriniz vardır, yazmaya uğraşırsınız. Projeden bahsederken bazıları size “ben bu projeyi satarım, hadi ortak olalım” şeklinde gelebilir. Satabilir tabi ama ne kadarlık bir pay istediği önemlidir. Ben satarım %50 ortağız demek, üstte bahsettiğimiz kriterlere dikkat edilmediğini gösterir. Bunu size söyleyen kişinin bir de satış hedefi vermesi gerekir. Sizin de bir önceki yazımızda belirtildiği gibi bir hesaplama yapmanız ve buna göre bir paylaşıma gitmeniz uygun olacaktır.

Sözün özü karşınızdaki kişi sadece satış vaadiyle size geliyorsa en azından satış hedefi vermeli ve sizin ortağınız olup da bu hedefe ulaşamaz ise o ana kadar yapılan masrafları (emek ücretiniz dahil) ortaklığı ölçüsünde karşılamalıdır. Bu şekilde bir anlaşmanız olmaz ise alternatif olarak siz satış fiyatı paylaşır ve ben bu fiyattan satmayı planlıyorum, üstü size kalmış diyebilirsiniz. Ya da şu fiyattan sat %15 senin gibi komisyon yapısı ile çalışabilirsiniz.

Tercihler tamamen riski alan olarak size kalmış olmakla birlikte, bir ortaklık yapısıyla çalışırken tüm maddi yükü (yine belirteyim emek yükü buraya dahildir) omuzlamak asla yapılmaması gereken bir yaklaşımdır. Bu tarz projelerin %50’si başlangıç aşamasında kalmakta, %47’si hiç sonlanmamaktadır. Tamamlananların %90’ı hiç satılmazken, geriye kalan %10’da ortakların durumuna dair ölçümlenmiş istatistik maalesef bulunmamaktadır.

Dünya çapında tüm projeler ölçümlendiğinde %67’sinin (ki bu orana çok büyük şirketlerin projeleri dahildir) başarısız olduğu düşünüldüğünde, iyi bir fizibilite ve planlama olmadan bir projeye başlamak uygun deyimiyle cahil cesareti ile savaş meydanına atılmaktır.

Email adresiniz yayınlanmayacaktır.