Etik ve Çocuklar İçin Kodlama

0 2,751

Etik bazen zorlu bir kavram olabiliyor. Sözlük anlamı doğru davranışlarda bulunmak olan etik aslında kişilik ve karakteri temsil etmektedir ve felsefenin dört ana dalından biridir. Asıl amaç doğru ile yanlışı birbirinden ayırmak ve ahlakın özünü anlamaktır. Özellikle evden çalıştığımız şu günlerde etik her zamankinden daha önemli olmaktadır.

İş Etiği

İş etiği; çalışanların, mesleklerine, topluma, yaptıkları işe, işverene, meslektaşlarına karşı uymaları gereken davranışlar bütünü olarak tanımlanabilir. Birileri bakmıyor diye işi kalitesiz yapmak, nasılsa ölçümlenemiyor diye 1 saatlik işi 8 saatte yapmak gibi tutumlar, etik dışı davranışlardır ve bazı toplumlarda maalesef ki yaygındır. Hak arasında şark kurnazlığı olarak da tanımlanabilen bu gibi davranışların teşvik edilmesi zaman içinde iş yapmama tutumunun yayılmasına, toplum ahlakının bozulmasına da neden olur. (Zaman içindeki bozulma etkisini daha iyi değerlendirme için Entropi kavramı da dikkatli incelenmelidir.)

Hepimiz bir çalışana 4 müdür/gözlemci düşen işler hakkında caps’ler gördüğümüzde gülüyoruz ama buna neden olan sebepleri değerlendirmemiz ve nedenleri ortadan kaldırmamız asıl dikkat edilmesi gereken konu olmalıdır.  Scrum’ın temel kitaplarından sayılan Jeff Sutherland’ın “Scrum: The Art of Doing Twice the Work in Half the Time” kitabında, ekipler bölümünün girişinde yavaş kişilerin hızlılara göre bir işi 10 kat (1/10) daha yavaş yapabildiği belirtilirken, ekiplerin için bu yavaşlama oranının 2000’de 1’e kadar düştüğü ifade edilmektedir. Hiç kimse bir hafta yapılabilecek bir işi 2000 haftada yapan bir takımın parçası olmak istemez. Öyleyse birey olarak öncelikli koşul 1 günlük işi, 10 günde bitirememek olmamalıdır.

Çalışanların etik davranıştan uzaklaşması, zaman içerisinde çalışana duyulan güveni de azaltmaktadır. Güvenilmeyen bir çalışan ise başlı başına sorun demektir. Firmalar, bilgi güvenliği kurallarını arşa çıkarmak, sürekli gözlemlemek, günlük yapılan işlerin raporunu almak (hoş geldin daily meeting) gibi birçok kontrol yöntemiyle  çalışanın gerçekten iş yaptığından emin olmak isterler. Kişiler aynı ayarda olmadığından takımlar da aynı ayarda olmaz ama takım oluşumunda bireysel özelikler de dikkate alınmadan dağılım yapılmaya çalışılır. (Takımlar ilgili şuralarda da güzel bilgiler bulunmaktadır: Yazı 1, Video 1, Video 2, Video 3)

Her şey bir yana usulün esasın giderek daha fazla önüne geçtiği bir yapılanmaya doğru evrilmekteyiz. Daily meeting’i yapmak, işi bitirmekten çok daha önemli hale gelebiliyor. “Ya hu, esas olan işi hakkıyla bitirmektir, bunu yapmanın standart bir formülü yoktur, bağnazca yönteme bağlanıp kalmayın” derseniz işten anlamaz olursunuz, aman! Başarının kesin bir formülü olsaydı, kimse sokaklarda saçmaz, orada burada anlatmazdı emin olun. Bizim için başarının tek formülü çalışmak,  üstelik verimli çalışmak. Bu yüzden yazılımcının “zeki, tembel ve ahlaklısını” seviyoruz. (Kaynak)

Çocuklara Kodlama Eğitimi

Bu aralar nedense çok modaymış bu eğitim. Bana bile teklif geldi, vaktiniz varsa birkaç ders verin diye, orada uyandım açıkçası. Çok tehlikeli bir iş yapılıyor. Bizim düz mantık robotlaşmış insanlara ihtiyacımız yok.

Aslında 1’den 100’e kadar sayıların toplanması dendiğinde amele gibi sayıları tek tek bir for döngüsüyle toplayan değil, rahmetli Gauss gibi bunu formüle ederek (n*(n+1)/2)’yi bulabilen, programım tek seferlik olmasın diyerek bir de n’i kullanıcıdan alabilen analist ve yazılımcılara ihtiyacımız var.

Neden-sonuç ilişkisi kurabilen, tüme varım, tümden gelim, analoji gibi farklı düşünme tiplerini bilerek aradaki boşlukları doldurabilen; analiz ve sentez yapabilen, sistem tasarlayabilen, alternatifleri görebilen, yaratıcı ve her şeyden önemlisi okuduğunu anlayabilen analist ve yazılımcılara ihtiyacımız var. Motomot, söyleneni yapan, 1’den 100’e sayıları toplayın dendiğinde tek tek toplamaya çalışan kişiler, hayatlarını boşa geçirirler ve çalışma hayatında olan bizlerin çok iyi bildiği gibi asla çalışmak istemeyeceğiniz insanlardır. Dolayısıyla çocuklarımıza özgür ve yaratıcı düşünmeyi öğretmek, analiz ve yorumlama becerisi kazandırmak, öğrenmenin ve mantığın temelini aşılamak, çocuk yaşta kodlama öğrensin demekten çok daha önemlidir. İyi bir analiz becerisi olmadan kod yazmayı bilmek sadece ameleliktir.

Hali hazırda seçtiğin kod bloğunu sürükle-bırak-bağla ile kod yazılabilen uygulamalar varken geleceğin mühendislerinin kod bloğunun içini oluşturan veya uygulama akışını sürükle-bırak ile kurgulayabilen insanlar olabileceği de ihtimal dahilindedir. Mühendislik kültür ve etiği önceliğin her zaman bakış açısında olduğunu vurgular. Bir hikaye okuduğunuzda, bir masal dinlediğinizde kıssadan hisseyi kendiniz çıkarmayıp kitap onu da yazsın da okuyayım diyorsanız; bir tarihsel süreci öğrendiğinizde neden ile sonucu bağlayamıyorsanız, öğrendiğiniz bir bilginin doğruluğunu teyit etmek için ne yapacağınızı bilmiyorsanız, temel matematiği ve basit ispatları çözemiyorsanız, siz de bir üst paragrafta saydığımız becerilerden mahrum kalmış olabilirsiniz. Ağaç yaşken eğilir diyerek, hangi takıma çocuk yetiştireceğimize dikkat etmeliyiz.

İşi Bitirmek

Tüm iş yaşamının temelinde üstlendiğin görevi sonuca ulaştırmak vardır. Çalışırken amacımız bu olmadır. Proje yönetiminin de temeli bu prensip üzerine kurulmuştur. Projenin tanımı ve ulaşılmak istenen ürün/sonuç/hizmet bir yana bırakılırsa tüm iş yaşamının temeli de budur. İş listesini hazırla (projeler için Work Breakdown Structure), farklı görevliler varsa belirle, birbirinin öncülü/ardılı işleri belirle, tamamlanma tarihlerini tahminle ve işe koyulup görevlerini tamamla. Hepsi bu kadar!

İşi sonuca ulaştırmak ise bambaşka bir yetenek gibi oldu. İşini sahiplenen, kendi görevlerinin bilincinde olan, sorunu çözüme taşıyabilen mühendisler mi azaldı bilinmez ama aşağıda örnekleri paylaşılan tipte insanların çoğaldığını görüyoruz.

  • Listesindeki işleri tek tek saymazsanız iş yapmayan, her görevi kendisine tek tek ve sırayla hatırlatmanız gereken bir kitle var
  • Kendi yetkinliği belirlenen işi yapmaya fazlasıyla yeterli olsa da ne yapacağını bilemeyip sağa sola bakan bir kitle var
  • Farklı insanlar tarafından istenilen birkaç kez anlatılmasına rağmen ne yapılacağını anlamayan bir kitle var (hayretler içerisindeyim ki böyle analistler bile var)

Böyle kitlelere iş yaptırabilmek için ise sınırsız sayıda yöntem, yaklaşım, tavsiye var. Fakat ana tavsiye takımdaki kişileri iyi, yani uyumlu seçilmesi üzerinedir. Agile yaklaşımlarda takım işi sahiplensin, kişiler “generalizing specialist” olsun gibi; yazılımcıya full-stack diyelim de her işi yapsın gibi bakış açılarının ana nedeni işi bitirtmeye çalışmaktır. Sanki farklı yaklaşımlarda takım işi sahiplenmiyor da sadece agile’da sahiplenirse iş tamama eriyor gibi. Karşısına çıkan güçlük ne olursa olsun, iş bitiren elemanlar bulalım demiyoruz da takım üyelerimizi “generalizing specialist” olmaları konusunda teşvik edelim diyoruz.

Emran Sefa Gürkan - Bunu Herkes Bilir
Emran Sefa Gürkan – Bunu Herkes Bilir

Sözün Özü

Bilgi, edinilerek sonu bulunan değil, keşfedilerek mevcudun daha ötesi aranan bir olgudur.

Bir şeyi biliyorum ve daha fazlasını bilmek için bir şey yapmayacağım diyen herkes cahildir. Yukarıda detaylarıyla bahsedildiği gibi takımınızda işe yaramayan, takımınızı uymayan insanlar varsa sırtınızda taşımayın, ünlü bir siyasetçimizin ölümsüz sözleriyle “Arkadaşı ocaktan atın!” daha iyi bir takıma, daha iyi bir iş yapış biçimine, daha iyi sonuçlara ancak böyle ulaşabilirsiniz.

Yukarıda belirttiklerimiz birey ya da takım olarak güçlü bir amaç duygusu edinebilme, başkalarının direktifi olmadan da işi yapabilme, sistem kurabilme, boşlukları kendi mantığı ile doldurabilme, analiz ve birden fazla alandan anlama yeteneklerini kazanmanın ön şartlarıdır.

İş yapma etiği olan, bilginin keşfedildiğini bilen, analiz becerisine sahip, düşünebilen insanlarla takım olabilmeniz dileğiyle…

Email adresiniz yayınlanmayacaktır.